Biz, kahvenin sadece içilen bir içecek olmadığını fark ettik.
Kahve, bir bahaneydi aslında — insanları buluşturan, sessizliği güzelleştiren, zamanı yavaşlatan bir sebep.
Ve dedik ki:

Eğer kahve bu kadar anlamlıysa,
o anlamı taşıyacak bir yer yaratmak gerekir.

Zoi Coffee, tam da o hayalin karşılığı.
Bir yer düşün…

Gürültünün durduğu, zamanın akmadığı, her şeyin sadeleştiği bir yer.
Bir yudumda dünyadan kopmuyor, tam tersine,
dünyayı o anın içine sığdırıyorsun.

​

Her fincanda biraz huzur, biraz merak, biraz da tutku var.
Kavrulmuş çekirdeklerin hikayesi burada insan hikayesine karışıyor.
Çünkü biz kahveyi sadece demlemiyoruz, duygulardan demliyoruz.

​

ZOI'de her şey bir dile sahip:
Kahvenin dili var. Mimarinin dili var. Müziğin bile kendi hikayesi var.
Burada her detay, bir duyguyu fısıldamak için var.

Bir masa, yeni tanışmalar için…
Bir köşe, sessizliğe sığınmak için…
Bir koku, geçmişi hatırlatmak için…

Zoi Coffee, herkesin kendi hikayesini bulduğu bir yer.
Kimi bir roman yazar burada, kimi sadece düşünür.
Kimi bir gülümseme bırakır, kimi bir iz.
Ama herkes bir şey götürür: O anın sıcaklığını.